Sitemize üye olarak beğendiğiniz içerikleri favorilerinize ekleyebilir, kendi ürettiğiniz ya da internet üzerinde beğendiğiniz içerikleri sitemizin ziyaretçilerine içerik gönder seçeneği ile sunabilirsiniz.
Zaten bir üyeliğiniz mevcut mu ? Giriş yapın
Sitemize üye olarak beğendiğiniz içerikleri favorilerinize ekleyebilir, kendi ürettiğiniz ya da internet üzerinde beğendiğiniz içerikleri sitemizin ziyaretçilerine içerik gönder seçeneği ile sunabilirsiniz.
Üyelerimize Özel Tüm Opsiyonlardan Kayıt Olarak Faydalanabilirsiniz
Chingul Han’ın Kaftanları
Güzel ilimiz Manisa’nın, Salihli İlçesi, Sart Beldesi sınırları içinde yer alır Sardes Antik Kenti. Tmolos Dağları’nın (Bugünkü Bozdağ) eteklerinde, Ege kıyılarından içeri uzanan yolların üzerinde stratejik bir konumdadır. Hermos (Gediz) Nehri’nin bereketli ovasını ve Gyges (Marmara) Gölü’nü seyreder.
Demir Çağı’nda Lidya Krallığının başkenti olan Sardes, büyük bir üne sahiptir. Batı Anadolu’yu hakimiyeti altına almış bir imparatorluğun başkenti olan Sardes aynı zamanda dünyanın ilk ve büyük olarak inşa edilmiş Artemis Tapınağı mevcuttur. Yapımına Helenistik dönemde başlanan ve dönemin en büyük 7 tapınağından biri olan Artemis tapınağı, hiçbir zaman tam olarak bitirilememiş.
Tarihte devlet güvencesinde paranın ilk basıldığı yer olarak bilinen Lidya döneminin Sardes Kenti, tarımda, hayvancılıkta, ticarette ve Paktolos (Sart) Çayı’nda yapılan altın madenciliğinde ismi çok anılan bir kent olmuştur. İ.Ö. 7. yy dan başlayarak İ.S. 7. yy a (Erken Bizans) kadar süren 14 yy boyunca Sardes Kenti ulaşım, idari ve ticari bakımdan önemli bir kent olma özelliğindedir.
SARDEİS
İlk kazı çalışmaları 1854 yılında, İzmir’in Prusya Konsolosu Ludwig Spiegelthal tarafından başlatılmış. Konsolos, ilk olarak “Karun gibi zengin” sözünden de tanıdığımız Lidya Kralı Croesos‘un babası Alyattes’in tümülüs mezarını kazmış.
‘Bunlardan Efes’te de var. Tarihçi Herodot, sütunların Krezüs tarafından Efes’e getirildiğini söylüyorsa, Sardes’te de olmalı’ diye düşünür.
Asistanı olan George Mendel‘i Sardes’e gönderir. Mendel burada aradıkları kabartmalı sütunlara rastlayamaz. Daha sonra Howard Crosby Butler adında Amerikalı bir arkeolog, bölgede çalışmak için Osman Hamdi Bey’den izin alır. 1910–14 yıllarında kazı yapar.Ve Artemis tapınağını ortaya çıkarır. Ancak I. Dünya Savaşı başlayınca tüm çalışmalar kalır. 1922’de Sardes’e döner fakat kazı döneminde vefat eder.
Kazı çalışmaları, 1958 yılından bu yana Harvard ve Cornell üniversiteleri ile Amerikan Doğu Bilimleri Araştırma Enstitüsü’nün ortak kalıtımları ile aralıksız devam etmektedir. Kentin değişik dönemlerine ait ciddi bilgilere ulaşmamızı sağlyan buluntular ele geçirilmektedir.
SARD TOPRAKLARININ GEÇMİŞİ
En az üç bin yıl önce başlar. Kazı çalışmalarından elde edilen buluntular ışığında;
İLKLERLE SARDES
Dünyaca ünlü ” Karun kadar zengin” deyimine geldiğimizde;
Croesos = Krezüs veya bizdeki tanınan adıyla Karun’dur.
Krezüs, İ.Ö. 547-515 yılları arasında yaşamış Pers kralı Keyhüsrev(Cyrus/Kuros) tarafından yenilince, Persepolis’e gider ve orada kentin hazineleri ile birlikte gömülür.
Kral Gyges, uzun mesafeli ticaretin gelişmesi için, antik çağlarda kullanılan Asur koloni yollarını birleştirilerek, Sardes’ten Ninova’ya kadar uzanan “Altın Yol”u yapmıştı. Persler, Altın yoluna düzenleme ve ekler yaparak Susa ve Persepolis şehirlerine kadar uzatmış ve adını “Kral Yolu” olarak değiştirmişlerdir.
Sardes kenti aynı zamanda bir Piskoposluk Merkezi konumundadır.
Artemis Tapınağında bulunan Altar‘dan ilk defa söz eden Xenophon, İ.Ö.401 yılında yazdığı Anabasis=Sefer adlı eserinde detaylarıyla anlatır. Lidyalılar tarafından, piramidal küçük kırmızı kum taşlarından kesilme büyük bloklarla meydana gelen Altar’ın İ.Ö.6. yyda yapıldığı düşünülür. Helenistik dönemde burası 20 m. kadar uzatılmış ve daha genişletilmiş.
Bir diğer dikkat çekici yerleride Bintepeler’dir Sardes’in. Anadolu Piramitleri olarak nam salan bu tümülüsler Akhisar yolunda Sardes’ten yaklaşık 25 km uzaklıktadır. En büyüğü Kral Alyattes (İ.Ö.610–560)’e ait olan tümülüslerin ikincisi Kral Gyges(İ.Ö.670–645)’e aittir. Üçüncü büyük tümülüs ise Kral Sadyattes’e ait olduğu düşünülmekte.
Sardeis’in Roma döneminde yapılmış anıtsal yapılarından Gymnasium, Anadolu’daki diğerleri arasında en büyük ölçüde olanıdır. Gymnasium’unun yapımına İ.S. 2. yyda Severius Simplicinius’un emri ile başlanmış, 200 yılı aşkın çalışmadan sonra İ.S.4. yyda tamamlanmış.
VE GÜZELLER GÜZELİ PAKTOLOS
Lidya (İ.Ö. 6-7. yy.) döneminden kalan altın arıtım çukurları, bazı binalar ve işlekler bulunmaktadır. Herodot’a göre Agora da buradaydı ve ortasından Paktolos (Sart) çayı geçmekteydi.
Lydia Krallığı’nın zenginlik kaynaklarından ilki olarak gösterilen altın, önceleri Sart Çayı içersine atılan koyun postları ile elde edilmekteydi. Sonraları Sart Çayı vadisi iç kesimlerinde açtıkları maden ocaklarından çıkardıkları Electrum madenini “Çanaklama” dedikleri yöntem ile bu işleklerde arıtarak elde etmekteydi. “Lydia Dönemi altın arıtma ve işleme atölyeleri”, 1968 yılında yapılan kazılar sonucu Kuzey Paktolos adındaki bölgede ortaya çıkarılmış. (Manisa Müzesi’nde çok sayıda bulunan Electrum sikkeler maalesef günümüze kadar ulaşamayıp çalınmıştır)
Kral Gyges zamanında, birçok yerde adı geçen Paktolos (Sart) çayının sürüklediği altın parçacıkları koyun postlarında birikmesiyle elde edilirmiş. Kısa sürede bu altın parçacıklarını Paktolos çayı boyunca takip edilerek altın maden ocaklarına ulaşılmış.
Lidya’lılar ise Paktolos’taki altını “tuttuğu her şey altına dönüşen” efsanevi Frig kralı Midas’ın çayda ellerini yıkamasına bağlıyorlarmış.
Olur da Salihli’ye yolunuz düşerse uğramadan geçmeyin bu muazzam şehire…
Konuyla ilgili olarak Truva yayınları tarafından yayınlanan Altın Krallar Şehri Sardes İsimli kitabı şiddetle tavsiye ederim. Kitabı okurken Lidyalılar arasında yaşıyormuş hissine kapılacaksınız.